top of page

Neden Nörobilim? Ezgi Şengel Anlatıyor.

Updated: Aug 15


ree

Beyni anlamadan hiçbir davranışı tam olarak anlayamayız.

Bir karar veriyoruz, yeni bir dil öğrenmeye başlıyoruz. Sonra öğrenemiyoruz. Sonra tekrar deniyoruz. Bazılarımız öğreniyor, bazılarımız yine aynı yerde tıkanıyor. Bu öğrenememe dediğimiz şeyin suçlusu gerçekten biyolojik yaşımız mı? Yoksa beynimizde olup bitenler hakkında yeterince bilgi sahibi olmadığımız için mi böyle düşünüyoruz?

İşte benim için nörobilim burada başlıyor.

İnsanı gözlemleyerek anlamaya çalışan psikoloji, davranışları açıklamaya çalışan sosyoloji ya da öğrenme üzerine kurulan eğitim bilimleri gibi alanlar bu sorularla yıllardır belki de yüzyıllardır uğraşıyor. Nörobilim dediğimiz bilim dalı ise bu soruların kaynağına iniyor. Sinirsel devreler, bellek ağları, dikkat sistemleri ve  plastisite gibi kavramlarla zihinlerimizin görünmeyen altyapısını inceliyor.

Benim için nörobilim, “Neden böyle davrandığını bilmiyorum ama hissediyorum.” cümlesinin yerini, “Ön singulat kortekste çatışma algısı artınca bu tepki normal.’’ gibi daha net bir açıklamaya bırakabilme gücü. Bilimsel ve empatik bir nedensellik. 


Neden Davranış?

İnsanı anlamaya çalışmak, bana göre sadece akademik bir çaba değil. Aynı zamanda bir nezaket biçimi. Her gün karşılaştığımız yüzler, aldığımız kararlar, hissettiğimiz kırgınlıklar bir dizi nörobiyolojik sürecin sonucu. Antonio Damasio’nun Descartes’ın Yanılgısı kitabında da belirttiği gibi, duygular sadece içsel dalgalanmalar değil, karar alma süreçlerinin temel belirleyicileri. Yani aslında düşünmeden önce hissediyoruz. Ve çoğu zaman hissettiklerimizin mantıksız olduğunu sandığımız yerde beynin kendi içinde oldukça tutarlı bir sistemi işliyor.

Beynin özellikle ventromedial prefrontal korteks dediğimiz bölgesi ile artık hepimizin popüler söylemlerden aşina olduğumuz amigdala arasındaki iletişim, duygusal kararlarımızı şekillendiriyor. Daniel Kahneman’ın Hızlı ve Yavaş Düşünme kitabında “Sistem 1” ve “Sistem 2” olarak tanımladığı düşünme biçimleri, aslında bilişsel nörobilimin iki farklı yolunu temsil ediyor: sezgisel, hızlı ve duygusal olan ile analitik, yavaş ve mantıklı olan. Bu ayrımı sadece teoride bilmek yeterli olur mu? Tabiki hayır. Davranışlarımızda bunun yansımalarını fark etmenin  yaşamı çok daha farkındalıkla yürütmemize yardım ettiğini düşünüyorum. 


Yetişkinlikte Dil Öğrenimi Neden Zor Geliyor?

Bir başka merak alanım olan yetişkinlerde dil öğrenimi de nörobilimsel açıdan oldukça zengin bir alan. Çocukken ikinci dili doğal olarak öğrenirken yetişkinlikte neden o akıcılığa ulaşamıyoruz? Nörobilim, bu ve benzeri soruların cevabını da içinde barındırıyor. Ullman'ın Declarative/Procedural Modeli  dil öğrenimini iki ana bellek sistemine ayırıyor: kuralları otomatikleştiren prosedürel sistem ve kelimeleri ezberlememize yardımcı deklaratif sistem. Yetişkinlerde prosedürel sistemin plastisitesi azaldığı için dil öğrenimi daha çok ezberlenmiş bilgiye dayanıyor. Bu da daha fazla mental çaba gerektiriyor.

Ama bu, artık öğrenemeyeceğimiz anlamına gelmiyor. Prefrontal korteksin ve hipokampusun öğrenme süreçlerindeki rolünü anlamak, öğrenmeye dair stratejilerimizi yeniden şekillendirmemizi sağlıyor. Bilişsel yükü azaltacak biçimde öğrenme ortamını yeniden yapılandırmak ya da görsel ve işitsel ipuçlarını birleştirmek gibi.

Norman Doidge’in The Brain That Changes Itself adlı kitabı, yetişkin beynin sanıldığından çok daha esnek olduğunu örneklerle gösteriyor. Öğrenme yalnızca gençliğe ait bir ayrıcalık değil. Beyin, doğru uyarıldığında yaşam boyu şekillenmeye devam eden bir yapı.


Karar Verme, Hata Yapma, Tekrar Deneme

İnsan davranışını anlamaya çalışırken, sadece bireyin anlık davranışlarını değil, geçmişten gelen öğrenilmişliklerini, duygularını ve sinirsel hafızasını da düşünmek gerekiyor. Mesela “Aynı hatayı neden tekrar yapıyoruz?” sorusu çoğumuza tanıdık gelir. Ama bu tekrarlar, beyindeki dopamin sisteminin ödül beklentisiyle olan ilişkisini anladığımızda çok daha anlamlı hale gelir. Dopamin yalnızca mutluluk kimyasalı değildir, aynı zamanda beklenti kimyasalıdır. Beyin, potansiyel ödülleri hatırladığı sürece eski yolları tercih eder.

David Eagleman’ın Incognito: The Secret Lives of the Brain kitabında belirttiği gibi, çoğunlukla karar verdiğimizi sanırız; aslında kararı çoktan vermiş olup gerekçesini sonradan inşa ederiz. Bu da insan davranışına dair bakışımızı değiştiren güçlü bir içgörü olarak karşımıza çıkar. 


Kıssadan Hisse

Nörobilim, yalnızca laboratuvar ortamında yapılan deneylerin ya da karmaşık MR görüntülerinin konusu değil. Bana göre, aynı zamanda insanın kendine ve başkasına daha anlayışlı yaklaşabilmesinin de yolu. Duyguları, öğrenmeyi, hataları, dil becerilerini, hatta ilişkileri anlamak için sinir sistemini bilmek artık bir lüks değil, bir gereklilik. Bu gerekliliği daha fazla görünür kılmak, daha çok kadına, araştırmacıya, eğitimciye ulaşmak için buradayım.

Bu yüzden Nörokad'dayım.

Bu yüzden nörobilim diyorum.

Comments


NÖROKAD

NÖROKAD, nörobilim alanında kadınların bilgisini, gücünü ve kolektif üretimini görünür kılmak için kuruldu. Bilimle dönüşen, birlikte büyüyen bir topluluğa hoş geldiniz.

Email: info@norokad.org

  • Instagram
  • LinkedIn

Bültenlerden Haberdar Olun!

bottom of page