Teknolojiye, yapay zekâya ve sürekli öğrenmeye tutkuyla bağlı bir kurum ve takım koçu olarak benim için nörobilim yalnızca bir akademik ilgi alanı değil; bireyleri, ekipleri ve organizasyonları dönüştürmenin temelinde yatan güçlü bir pusula.
Growth mindset’in bireysel gelişim için ne denli kritik olduğunu biliyoruz. Peki ya bu zihinsel esnekliği mümkün kılan biyolojik altyapıyı tanımadan, gerçekten kalıcı dönüşüm sağlayabilir miyiz?
Ben hem bir ergen annesi olarak evde, hem de bir organizasyonel dönüşüm kolaylaştırıcısı olarak kurumlarda aynı sorunun izini sürüyorum:
İnsan neden değişir? Ne zaman direnir? Beyin bu süreçte ne yapar?
Nörobilim, bana bu sorulara sadece kavramsal değil; bilimsel ve sistemsel cevaplar sunuyor.
Her sinaptik bağlantıda, her nörotransmiter salınımında davranışlarımızın, alışkanlıklarımızın ve liderlik biçimlerimizin izleri var.
Nörobilimi seviyorum çünkü:
Merak ettiklerimi veriye,
Tutkularımı anlamaya,
Tecrübemi etkiye dönüştürüyor.
Bu bilim dalı sayesinde insanı anlamaya biraz daha yaklaşıyor; bilgiyi sadece öğrenmiyor, yaşıyor ve dönüştürüyorum. Bir yetişkin, bir evlat ve bir anne olarak farklı yaş grupları ve karakterdeki kişilerin yaşam ve davranışlarını anlayabilmek ve beraber sağlıklı yaş almak için aradığım cevapları Nörobilimde buluyorum.
Çünkü biliyorum ki; bir beynin gelişimi, bir takımın sıçramasına; bir annenin farkındalığı, bir neslin gücüne dönüşebilir.
NÖROKAD işte bu paylaşım ve çoğalma ihtiyacı, topluma faydalı olma motivasyonuyla kuruldu.
Comments