MINDFULNESS & BİLİMSEL ÇALIŞMALAR VE NÖROBİLİM BAĞLANTISI
- norokadsite
- Nov 12
- 4 min read
Merhaba Sevgili Dostlar,
Nörokad olarak, Mindfulness (Bilinçli Farkındalık) üzerine yapılan bilimsel çalışmalar ve nörobilim bağlantısına değinmek istedik. Son yıllarda Mindfulness (bilinçli farkındalık) üzerine bilimsel çalışmaların sayısının hayli artmış olduğunu görüyoruz. Kökleri 2.500 yıllık kadim bilgilere dayanan Mindfulness günümüzde bilim insanlarının yakın merceği altına girmiş durumda. Katılmış olduğum bir sempozyumda, 2022 itibariyle Mindfulness hakkında 742.000 makale yazıldığı ve 77.900 makalenin iş yaşamında mindfulness üzerine olduğuna dair bir not almıştım (Psikolog Meltem Yavuz’un sunumu); bu rakamlar çok çarpıcı...
Dilerseniz, detaylara başlamadan önce Mindfulness nedir, beraberce bakalım.
Dikkatimiz kıymetlidir. Dikkatimizi nereye verirsek orada uzmanlaşırız.
Mindfulness «dikkatin farkındalığıdır» zihinsel akışta savrulmadan içinde bulunduğumuz anda olanlara karşı odaklı dikkat geliştirmemizi sağlar.
Mindfulness üzerine önemli çalışmalar yapmış olan bilim insanı Dr. Jon Kabat-Zinn şu şekilde tanımlar; “Şu anki deneyime bilinçli olarak açık, nazik ve yargısız bir şekilde dikkati yönlendirme sonucunda ortaya çıkan farkındalık halidir.” Bu tanımın dört yönü vardır;
Dikkat etmek-merak
Maksatlı-bilinçli
Mevcut an
Yargıdan arınmış̧ farkındalık
Mindfulness, dikkatin farkındalığıdır demiştik. Aslında tam bir uyanık olma halidir. Bu nedenle de otomatik pilot halinin tam karşısındadır. Bizler genelde günlerimizi otomatik pilot halinde yaşarız. Yani sabah uyandığımız andan itibaren yapılacaklar, halledilecekler veya geçmişe dair düşünceler, gelecek planları gibi dolu bir zihinle güne başlar ve farkında olmadan bir sürü eylem gerçekleştiririz. Otomatikleşmiş eylemler zinciri içinde günümüzü tamamlayabiliriz.
Mindfulness bizleri, zihnimizin geçmiş-gelecek düşüncelerle savrulmadan ve düşünceler, durumlar içinde kaybolmadan içinde bulunduğumuz andaki deneyime (bu deneyim hoş, nahoş veya nötr olabilir) maksatlı şekilde dikkat vermemizi sağlar. Böylelikle mevcut anın zenginliğini keşfetmememiz mümkündür. Mindfulness ilişkiseldir. Ne demek istiyoruz? Her şey ile olan ilişkimizdir aslında;
Zihnimiz
Düşüncelerimiz
Duygularımız
Davranışlarımız
Bedenimiz
Mevcut An
Ve diğer insanlarla olan ilişki
Mevcut andaki deneyimimiz içinde her ne varsa; “düşünceler, duygular, dürtüler, bedendeki duyumlar “gibi, onlara kapılıp gitmeden veya onları yok saymadan, bilinçli bir farkındalıkla, açıklıkla, dostça, meraklı bir tutumla karşılayabilmemize alan açar.
Odaklanma hali ile netlik ve karar verme becerilerimizin gelişmesine, esnek dayanıklılığımızın artmasına, stres, öfke, kaygı yönetimi konusunda tepkisel değil, farkındalıkla yanıtlar vermemize olanak sağlar.
Dr. Rick Hanson ve Dr. Richard Mendius farkındalığı “hem içsel hem dışsal dünyamıza ustalıkla dikkat göstermek” olarak ifade eder. Hayatımızı olduğu gibi gözlemleyebilmek, iç sesimizi dinlemeyi öğrenebilmek ve olan şeylerin bilincinde olabilme hali (Buda’nın Beyni Kitabı).
Dr. Daniel J.Siegel ise “Akıl Gözü” olarak tanımlar. “Kendi zihinlerimizin içsel işleyişini görmemize olanak sağlayan bir tür odaklanma” halidir der. Akıl gözünün, bizi hayatlarımızı dolu dolu yaşamamızın önüne geçen zihin kalıplarından bağımsız kılacak bir potansiyeli olduğunu da ekler (Akıl Gözü Kitabı).
Ve tüm bu bilim insanları, bilinçli farkındalığın geliştirilebilir bir kas, bir yetenek, bir beceri olduğunu ifade eder. Peki bu gelişim nasıl olur?
Gelin bir araştırma ile bu soruya yanıt arayalım;
Massachusetts General Hospital ve Harvard Üniversitesi araştırmacıları fMRI beyin görüntüleme teknolojisi ile Jon Kabat-Zinn tarafından yaratılan 8 haftalık MBSR (Mindfulness Temelli Stres Azaltma Programı) * eğitiminin beyinde öğrenme, hafıza, duygu düzenleme, benlik algısı ve bakış açısı geliştirme ile ilişkili çok sayıda farklı bölgenin yoğunlaşmasını sağladığı gösterilmiştir.
(*) MBSR: Günümüz modern dünyasına bilimsel metotla yapılandırılmış bir program olarak Jon Kabat- Zinn tarafından armağan edilmiştir. 1970’li yıllarda, Massachusetts Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde öğretim üyesi iken Üniversitenin Mindfulness Merkezinde yaptığı çalışmalar sonrasında ilk standardize mindfulness programını geliştirerek, bilinçli farkındalığı insanlara yardımcı olacak bir grup çalışması formuna taşımıştır.
Aynı zamanda beynin algılanan tehditleri değerlendirmesinden ve tepkisinden sorumlu amigdala bölgesinin MBSR sonrası inceldiği ve incelmenin algılanan stres değerinin iyileştirilmesi ile ilişkili olduğu bulunmuştur.
Toparlamak gerekirse; Sara Lazar Ph.D., 8 hafta boyunca günde 30 ila 40 dakika arasında yapılan mindfulness meditasyonları ile beyinde yeniden düzenleme olduğunu ifade etmiştir.
Hafıza ve yönetimsel karar verme kısımlarında artış,
Öğrenmede, hafızada ve duygu kontrolünde artış,
Depresyona girme ihtimalinde azalma,
Perspektif oluşturma, empati kurabilme ve şefkat gösterebilme becerilerinde artış,
Beynin tehlikeyi algılayan amigdala bölümündeki gri alanda azalma görülmüştür.
Bu gelişmeler, beynimizin “Nöroplastisite” özelliği sayesinde gerçekleşmektedir.
Nöroplastisite beynin yapısal veya fizyolojik değişikliklere uğrama yeteneğidir. Beynin esnek yapısıdır ve onun sayesinde beyin sabit kalmayıp ve değişime uğramaktadır.
Mindfulness pratikleri ile dikkat ve farkındalıkla otomatik pilottan çıkarak, beynin farklı şekillerde çalışması ve değişmesi mümkün olabilmektedir.
Özellikle “odaklı dikkat pratikleri” olarak ifade ettiğimiz yani dikkatin sürekli, bilinçli ve nazik şekilde nefes, beden, duyular gibi bir nesne üzerinde tutarak yapılan düzenli mindfulness meditasyonları ile;
Duyumlarımızla zihnin şimdiki, mevcut ana gelmesi,
Alışık olmayan bir şeyi yapması,
Yeni bilgiler öğrenerek esnemesi,
Değişmesi,
Dikkat kapasitesinin artması mümkündür.




Comments